Sevtap GÜLEN ŞİMŞEK


Tahammülsüzleştik Ya da Ne Oldu Bize?


    Uzun bir aradan sonra kalem ve kâğıdı aldım, sizlerle bir köşede buluşacak olmanın hasretini, demledim. Nereden başlayacağımı bilemediğim meseleler arttıkça, gazeteden de deneme yazılarından da uzaklaşmıştım. Daha doğrusu yazdım, hep yazdım ama sunamadım beğeninize. Nasıl sunabilirim ki, şu devirde tahammül sınırlarımızı ölçebilene aşk olsun!

   Ülkemiz öylesine zor zamanlar geçiriyor ki, bu acıyı kelimelerle ifade edebilmek şöyle dursun, göğüs kafesimiz bile neden nefesinin daraldığını anlatamıyor yorgun ruhuna.

     Büyük acılara şahit olduk, en acı olanı ise bazı şeyleri elimiz kolumuz bağlı dua ederek uzaktan izleyebilmek oldu.

    İşten eve geldiğimde televizyonu açıyorum, haber kanallarında; kadın cinayeti, yangın felaketi, salgın hastalıkla mücadele, sokak hayvanlarına yapılan vahşet ve dahası. Sizler de bu anlara şahit olduğunuz için örnekleri artırmayacağım. Bazen kumandayı bırakıp sadece gözlerimi kapatıyorum, bir anlık geçmişe dönüyorum. Sokaklardaki çocuk cıvıltılarına, bir kap su vermek için peşinden koştuğumuz mahalle köpekleriyle olan anılarımıza, acaba hangimizin çiçeği yeşerecek heyecanıyla suladığımız eski teneke kutusuna ekilen bitkilere, hastalanınca zorla yutturulan bal ve zencefile…

    Televizyon kapatılarak bir müddet uzaklaşabiliyor insan gündemden fakat telefon? Sosyal medya?

    Neden kimse fikrini özgürce yazmıyor yazamıyor, yazılan her cümlede siyasi bir görüş aranıp ‘taraf’ olma durumu gözleniyor? Ne oldu bize?

   Yangınlarla ilgili yapılan paylaşımlar öyle çirkin boyutlara gidiyor ki, insanlar siyaset yapacağız diye ülkenin polisini, jandarmasını kötüler hale geliyor. Ortaya sunulan bir fikrin altında hakaret içeriği olmayan tek bir yorum dahi bulmak güç hale geliyor, neden konuşarak anlaşamıyoruz, bu kin öfke niye?

    Zamanında din, dil, ırk fark etmeden bir arada yaşayan toplumduk biz ne oldu bize? Edirne-İpsala/ Yenikarpuzlu kasabasında doğdum ben, pomak köyü derler köyümüze. Dili farklı olsa dahi anlaşabilen atalarımız vardı bizim. Sen şu’cusun sen bu’cusun demeden sohbet edebilen halkımız vardı. ‘Senin şalvarın var otobüse binemezsin’ demedi kimse babaanneme, ya da ‘senin başın açık hak etmişsindir yaşadıklarını’ demedi. Düğünde, cenazede, zor günde bir araya gelen, hayvanlarının yemi bitince komşusundan saman alabilen bir millettik biz. Dün izlediğim haberlerde ahıra giren kimliği belirsiz kişiler inekleri bıçaklamış, buzağıların ise kuyruğunu kesmiş. O kadar kan dondurucu vahşet haberleri var ki, öfkemizi nerde besledik, gözümüz ne ara bu kadar döndü? Trafikte bir anlık öfke ile can alabiliyor insanlar. Bir basamak daha yükselebilmek için işinde, senin üzerine basmayı seçebiliyorlar. Gözüyle görüp kulağıyla duymadığını anlatabiliyor, ne oldu bize? Yolda giderken içtiği suyun plastik şişesini camdan fırlatabiliyor… Peki, fırsatçılık, vicdani yoksulluk? Salgın ve afet şartlarında ederinden fazla maliyetle satılan maskeler, kolonyalar, yanmaz eldivenler, su… Daha neler neler yapıyor yapabiliyor insanoğlu…  Kuran-ı Kerimde soruyor, ‘Fe Eyne Tezhebun’, Bu Gidiş Nereye? Bilmiyoruz, ama yolların seçimi bizim elimizde. Dünya milyarlarca yıldır var, kimler geldi geçti ve bizler de diğerleri gibi geçiciyiz. Nasıl iz bırakıp ayrılacağız buradan? Nasıl evlatlar yetiştireceğiz? Nasıl bir toplumun parçası olacağız? Yanlışlara dur diyebilmeliyiz, ‘herkes yapıyor ben enayi miyim ben de yapacağım’lardan uzaklaşabilmeli…

      Tüm bunları değiştirmek için geç mi kaldık peki? Hayır!

   Değişim önce kişinin kendisinde başlar, bugünden itibaren daha çok sabredelim mesela, tahammül sınırımızı daha çok gevşetelim. Çabuk sinirlenmemeye gayret edelim, gördüğümüz bir yanlışı daha uygun üslupla uyaralım. ‘Onlar büyük insan, artık değişmez, koskocaman adam ben mi öğreteceğim yere çöp atmaması gerektiğini’ demeyelim, önce uygulayan sonra uyaran olalım. Siyasi tartışmaların sınırını kısıtlayalım, özellikle en yakınlarımızla bu sohbetleri değil, başka meseleleri konuşalım. Ülkede yaşanan mevcut durumun önce acısını hissedelim sonra kılıç ve kalkan kuşanalım. Kılıcımız çok da keskin olmasın, körü körüne bağlı olmayalım, her düşünceye saygı duyalım, çok mu zor, hayır.

   Çocuklara köpekten korkmayı, hayvanlardan korkmayı değil, sevgiyi aşılayalım.

   Her sabah en az üç tanımadığımız kişiye ‘günaydın’ diyerek geçelim sokaktan. Çatık kaşların kırışıklığını misafir etmeyelim suretimize.

   Zam’an geçiyor, dünyada güzel şeyler de oluyor. Güzellikler de kötülükler de insan eliyle başlıyor. İnsanla tükeniyor ya da çoğalıyor. Seçimler bizim elimizde yeise kapılmayalım, her gün önce kendimizi sorgulayalım olmaz mı?

  Öğrenciyken Radyo Dumlupınar’da bir proje yapmıştık ve şu sözü çok söylemiştik, bu yazıda da o sözle size veda etmek istiyorum. ‘Kötülükleri bitiremeyiz ama iyilikleri çoğaltabiliriz.’

    Sürç-i lisan ettiysem af ola, insanlık ölmedi hala yaşıyor diyebilmek, dedirtebilmek umuduyla…

 

Çiftçilere Anket Çalışması Yapıldı.

Çeltikte Su Durumunu Ele Aldılar.

Vatandaşlara KADES Uygulaması Tanıtıldı

İpsala’da “Minik Eller, Büyük Hayaller” Projesi Hayata Geçirildi.

TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’na Ziyaret

Kipi Sınır Kapısı İyileştirilecek

Bayram Coşkusuna Yağmur Engeli…

İpsala’yı Çocuklar Yönetti.

İpsala'da Teknonet Hizmete Girdi.

Jandarmadan ruhsatsız tabanca ve tüfek operasyonu

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 34 30 1 3 59 93
2.Fenerbahçe 33 27 1 5 57 86
3.Trabzonspor 33 17 12 4 13 55
4.Beşiktaş 33 15 12 6 6 51
5.İstanbul Başakşehir 33 14 12 7 6 49
6.Rizespor 33 14 13 6 -6 48
7.Kasımpaşa 33 13 13 7 -4 46
8.Antalyaspor 33 11 10 12 0 45
9.Alanyaspor 33 11 10 12 -3 45
10.Sivasspor 33 11 10 12 -5 45
11.Adana Demirspor 34 9 11 14 2 41
12.Samsunspor 33 10 14 9 -6 39
13.Ankaragücü 33 8 12 13 -3 37
14.Kayserispor 33 10 13 10 -10 37
15.Konyaspor 33 8 13 12 -13 36
16.Gazişehir Gaziantep 33 9 17 7 -13 34
17.Fatih Karagümrük 33 8 16 9 -5 33
18.Hatayspor 33 7 14 12 -9 33
19.Pendikspor 33 7 17 9 -31 30
20.İstanbulspor 33 4 22 7 -35 16