Dünya da gelmiş geçmiş, yükselen, yükseldikçe ilerleyen tek varlık insanoğludur.
Taş devrinden tutunda uzayda gezinenler, bunların en büyük örneklerinden biridir.
Bir zamanlar mağaralarda yaşayan, taşı elleriyle yontan, haberleşme aracı olarak davullar, duman, ateş, büyük borular, kilise çanları ve aynalar kullanılıyormuş.
Bunun gibi birçok şey tarihe karışırken, bu gün klavye başında, e-mail mesaj yoluyla en lüks yaşamla sınanıyoruz!
Atalarımız ninelerimiz dere kenarlarında bir tutam külü suya ekleyip bembeyaz çamaşırlar çıkarırlarmış. Şimdiki zamanda ise bir tutam deterjan makinelerde döner durur.
Dünya ile ilgili bir haber alabilmek, tek frekans olan radyo başında parazit sesinden zor da olsa haber alına bilen tek haber kaynağıymış.
Şimdiler de kocaman dev ekranlar evlerin duvarlarında asılı ve binlerce kanal eşliğinde.
Gecesini gündüzüne ekleyip ekmeğini taştan çıkarıp, evine helalinden bir lokma ekmek getirmek için ne çok çaba sarf etmişler.
Akşam yorgun argın dönerken, merdivenleri çıkmakta zorluk çekenler, bu gün asansörlerde tek düğmeyle gökyüzüne yükseliyor.
Tıp ise adeta meydan okuyor geçmişe.
Bir doktor tabip’in bile olmadığı çoluk çocuğun hayatını kaybedip nedeni bilinmeyen, bir tarih gömdük.
Bu demek oluyor ki insanoğlu ekonomik ve bilimsel bir şekilde gelişmesiyle, bu gün en üst düzeyde olmanın erdemini yaşıyor.
Dünyadan anında haberdar olan, istediği her konuma her şekilde hızlı ulaşabilen, olan bitenden haberdar olan, kıta’ları insanları birbirine yakınlaşmış bir konumdadır.
İnsanoğlu maddi manevi birçok değişim yaşarken, psikolojik sorunları ne yazık ki beraberinde taşıyor.
Eğitimin, tıp, ekonomi, ulaşımın ilerlemesi, maddiyatların çoğalmasıyla ne yazık manevi değerler yok oldu.
Sevginin, eğitimin, huzurun parayla satın alındığı yüksek beton ermeler arasında sıkışıp kaldı!
Kocaman evlerde tahta parçalarının arasında insanlar birbirlerini bulamıyor.!
Tarih boyunca en büyük değişimi yakalayan insanoğlu, birlik beraberlik, güven, yardım ve dayanışma, a sosyal bir topluma yenik düştü!
Değişimin adresi İnsanoğlu olmuşken günümüze bakınca Nietzsche’nin, “Uygarlık tarafından yok edilme tehlikesi ile karşı karşıya olan bir uygarlık çağını yaşıyoruz!” deyişine de hak vermeden edemiyorum.
