İçinde bulunduğumuz ve yaşadığımız ciğerlerimizin içine kadar soluduğumuz hava doğanın sayesinde olan bir eylemdir.
Her canlıya cansıza yer veren ve insanoğlunun var oluşundan bu yana kaçınılmaz bir etkendir.
Biz insanlar hayatımızı sürdürebilmek için doğadan faydalanmak zorundayız.
Zaman ilerledikçe bir sürü yenilikler keşfedip, gelişime yön verirken ne yazık ki doğaya zarar veriyoruz.
Bazen farkında olmadan, bezen de bilerek bunu yapıyoruz.
Bunların en başında bilinçsizce davranıp gerekli ihtiyaçlardan daha çok ihtiyaç olmayan elbise ayakkabı gıda (vs) üretimden daha çok tüketim yapmak yer alıyor.
Biz bunları yaparken geçmişi unutup bu günümüzü, geleceğimizi, çevreyi kısacası doğayı yok ediyoruz.
Bulunduğumuz yaz aylarının son günlerini yaşarken en çok şikayet ettiğimiz ve her canlının ortak yaşam alanı olan doğaya ne kadar değer veriyoruz.
Şöyle geriye dönüp bakmak lazım. Doğaya neler bıraktık?
Bunaltıcı sıcaklardan biraz uzaklaşıp sahillerin serin sularına kendimizi bırakmadan önce doğanın bize verdiği havayı içimize çektik. Sonrada bir güzel yere tükürdük.
İçimizi temizlemek gerekirken biz sadece kendimizi düşündük değil mi?
Bunun benzer kanıtlanmış bir sürü örnekleri kişiler kendi kişisel hesaplarında canlı yayın yapıp marifetlerini sergiledi!
Yorumlara baktığım zaman ise hüsrana uğramamak elde değil!
Üç beş dost arkadaş ile biraz stresten uzaklaşıp yeşil alanlarda piknikler yapıldı. Yenildi içildi eğlenildi.
Sonrasında kimisi mangal ateşini kimisi de sigara izmaritini ardına bile bakmadan söndürmeden gitti.
Kimileri yedikleri yemek artıklarını çöp konteynırı aramak yerine bulunduğu yerde bıraktı.
Kendimize en büyük zararı veren yine biz kendimiz olduk.
Kendi egolarımızı tatmin ederken biz tabiatın bize sunduğu güzellikleri katlettik.
Apansız gelen yağmurlar bizden nefret edercesine yağıyor.
Seller insana nefretini kusarcasına geliyor.
Şimşekler gökyüzüne adeta haksızlığın imzasını atıyor.
Yeni seller pusuda.
Doğa bize asaletini zarafetini sunarken, ne saygımızı ona sunabildik ne de toprağın betonermelerden daha kıymetli olduğunu anlatabildik.
Bilinçsizliğin faturası da geleceğimize yani çocuklarımıza kestik farkında olmadan.
Her ne olursa olsun, her koşulda her zaman bilinçli olup davranmak en doğrusudur.
Her birimiz birer birey olarak, hayatımızı sürdürebilmek için, temiz bir çevreye temiz bir doğaya sahip çıkmamızın farkına varmaktır.
Geri dönüşümleri daha sık kullanıp geriye bıraktıklarımızı tekrardan kazanmalıyız.
Enerji su tüketiminde tasarruf sağlayıp doğanın daha uzun yaşamasını sağlamalıyız.
Geçmişine özendiğimiz doğayı katletmek yerine daha yaşanır hale getirmek için her birimiz her bireyi çekinmeden uyarabilir ve bilinçlendirebiliriz.
Doğruyu bulup doğru yönde gitmeli ve herkesi bu yöne çekmekle başlar tüm güzellikler.
Unutmayın biz susarsak doğa bizi asla affetmez.Yaşamak için önce yaşatmalıyız.
Doğanın bize kucak açması için; onun içinde kendimize de bir yer bulmamız için ve onun bizi kabul etmesi için kendimizi ona affettirmek gerekir.