Dur durak bilmez zalimdir zaman! Su gibi akıp gider… Birde bakmışız ki kocaman insanlar olup, hayatın tam orta yerinde uçurtması kopmuş birer asi çocuk oluvermişiz.
Eskilerden eser kalmasa da eskileri okumayı, yazmayı, hatırlamayı seviyorum…
Zaman zaman eskileri yâd etmeyi,güzelliğe dair her ne varsa aslında hepimiz seviyoruz.
Toplum olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Eskiden yaşadığımız hayatın değerini ne yazık ki şimdi çok daha iyi anlıyoruz. Değişen devirde sürekli bir şeyler öğrenme çabasındayız, fakat gittikçe genişleyen bu sistemde ne yazık ki doğrularımız günden güne azalıyor.
Değişen sistem ve şartlar ardı sıra bitmek tükenmek bilmiyor.Arzular var olduğu sürece, konu insan ve eskiye dönüp baktığımızda, bilim ve ilimin koşar adımlarla ilerlediğini görmememiz mümkün değil.
Teknoloji bu kadar ilerlemişken, betonarmeler gökyüzüne ulaşmışken,peki neden mutluluk kapımızı bir türlü çalmıyor?
Yüz yıl önce yaşayan insan ile bu gün yaşayan insanlar arasında uçurumlar var.
Yüz sene önce ki bir insan tamamen elindeki imkânlarla karnını doyura bilen, giyim ve kuşamınıda yine aynı şekilde elinde olan imkânları değerlendirerek hayatlarını sürdürmüşler.
Peki günümüzde yaşayan insan öylemi?
Beklenti düzeyleri günden güne artıyor ve daha çok çalışıp kazanarak bazen kredi kartları banka hesaplarının ardı arkası bitmiyor. İstekler arzular, beklentiler çoğaldıkça, daha çok çalışmak gerekiyor. Bu demek oluyor ki,sosyal hayatımız günden güne gittikçe daralıyor ve insanlar yalnızlaşıyor. Aslında modern diye adlandırdığımız kapital bir sistemin sonucudur yalnızlık.
Kapital bize aslında emrediyor; çalış, üret bir yarış edasına bürün ve daha çok mutsuz ol. İnsanlar bunu amaç edinerek sıradan ve normal bir hayat ne yazıkki artık sürdüremiyor.
Her şeyin bir sonu var ise neden bitmek bilmeyen isteklerin,arzuların, beklentilerin kölesi oluyoruz.
Neden mutluluğu görmüyor ve kapı ardında bekletiyoruz.
Ölüm parmak ucumuzda bu kadar yakınken, mutluluk kapının dışında neden bekliyor.
Aslında hayatın harfleri sessiz olsa da, çok şey söylüyor anlayana.
Bilinçli bir şekilde bu mücadeleyi verirsek Modernizmdenen savaşı kazanmamız mümkün.
Hayat labirenti karmaşık ve sancılı olsa da
İnadına Uyumak İçin değil,
Uyanmak için uyuyacağız.